İnanç ve Korku Bir Arada Var Olabilir mi?

Öyleyse şu soruyla yüzleşelim: İnanç ve korku bir arada olabilir mi? Kısa cevap evet. Hikayemize geri dönerek neler olduğuna bir göz atalım.

İnanç Adımları “Sabah erkenden David, Jesse'nin emrettiği gibi bir çobanın gözetiminde sürüden ayrıldı, yüklenip ayrıldı. Ordu savaş mevzilerine doğru ilerlerken, savaş çığlıkları atarak kampa ulaştı. İsrail ve Filistliler birbirlerine bakacak şekilde çizgiler çiziyorlardı ”(1 Samuel 17: 20-21).

İnanç ve korku: Tanrım sana güveniyorum

İsrailoğulları bir inanç adımı attı. Savaş için sıraya girdiler. Savaş narası bağırdılar. Filistlilerle yüzleşmek için savaş hatları çizdiler. Bunların hepsi inanç adımlarıydı. Sen de aynı şeyi yapabilirsin. Belki sabahı ibadet ederek geçirirsin. Sen oku Tanrı kılıcı. Kiliseye sadakatle gidin. Attığınızı bildiğiniz tüm inanç adımlarını atıyorsunuz ve bunu doğru niyet ve motivasyonlarla yapıyorsunuz. Maalesef hikayede daha fazlası var.

Korkunun ayak sesleri “Onlarla konuşurken, Gath'ın Filistinli şampiyonu Goliath repliklerinden çıktı ve her zamanki meydan okumasını bağırdı ve David onu duydu. İsrailliler adamı gördüklerinde hepsi büyük bir korkuyla ondan kaçtılar ”(1 Samuel 17: 23-24).

Tüm iyi niyetlerine rağmen, savaş için sıraya girmelerine ve savaş narası haykırmalarına rağmen savaş konumuna girmelerine rağmen, Goliath ortaya çıktığında her şey değişti. Gördüğünüz gibi, ortaya çıktığında inançları kayboldu ve korkudan kaçtılar. Senin de başına gelebilir. Bu duruma, meydan okumaya hazır bir inançla dönersiniz. Ancak sorun, en iyi niyetinize rağmen Goliath ortaya çıktığında inancınızın pencereden dışarı çıkmasıdır. Bu, kalbinizde bir arada var olan bu inanç ve korku gerçekliğinin olduğunu gösterir.

İkilemle nasıl başa çıkılır?

Hatırlanması gereken bir şey, inancın korkunun yokluğu olmadığıdır. İnanç, korkuya rağmen sadece Tanrı'ya inanmaktır. Başka bir deyişle, inanç korkunuzdan daha büyük hale gelir. Davut Mezmurlar'da ilginç bir şey söyledi. "Korktuğum zaman sana güvenirim" (Mezmur 56: 3).